25 Aralık 2015 Cuma

Ellerden, bacaklara, boyunlara - Devlet otoritesinin istikrarını kıralım!


Ellerden, bacaklara, boyunlara -
Devlet otoritesinin istikrarını kıralım! 
Dayanışma saldırı demektir! 

Biz anarşist ve otorite karşıtı bireyler ve yapılara karşı devletlerin otoriter darbesinin devamı olarak İspanya'daki anarşistlere karşı son günlerdeki operasyonlarda görüyoruz. Bu baskı, ancak, tecrit değil. Geniş bir Avrupa ve dünya bağlamında son yıllarda otorite karşıtı yapılar ve bireylere karşı saldırılar gerçekleşti.

Baskı dalgası sadece eziyet ve spesifik eylemler veya saldırıları cezalandırmak değil, fakat aynı zamanda mücadelenin dinamikliğini yok etmeyi, bireyler arasındaki kişisel ilişkileri saldırmayı ve geliştirilmekte olan devrimci süreçleri engellemeyi amaçlamaktadır.  

Otorite kurumları savunmacı/saldırgan demokrasi gibi terimler ile tecrübe ediliyor. Bu söylem içinde olanlar saldırı, felç etme ve çatışma ve gerginliğin düzeyine göre isyancılar ve devrimci ilişkilerde uzun vadeli zarar oluşturma girişimindedir. Bu stratejinin etkili girişimi yoldaşların terörizme teşviki için suçlanıyor olarak görülebilir; otoriterlerin yoldaşlar ve asileri hapse göndermek için, hatta sadece propaganda ve fikirlerin yayılması için bu davaları kullanmayı dener. Bu operasyonların bir diğer yönü sakınmak için ayrıca diğer isyancılara bir uyarı göndererek her şeyin kontrol altında olduğunu toplum içinde açık bir mesaj yaymaktır. Biz bu baskıcı operasyonları anlar, bu nedenle, sadece isyankar mücadeleler ve dinamikleri devlete karşı tepkiler olmamak üzere, fakat aynı zamanda uzun süreli bir araç olarak her asi ve/veya kritik bireye karşı kullanılır.  

Arzuladığımız isyan tahakküm ve baskıya dayalı sistemi yok eden, tüm sistem ve sosyal düzeni tahrip edendir. Bizim bakış açımız herkes için özgürlükte daha az bir şey istiyor. Bu bizim kavgamız için, ancak özgürlük düşmanının kendini korumak ve mevcut var olan toplumsal düzenini korumak amacıyla, mücadelemizi engellemek için elinden gelen her şeyi yapacağını biliyoruz. Biz ancak yoldaşlarımız ile güçlü ilişkiler, dayanışmaya dayalı ilişkilere sahibiz. Bizler yoldaşlarımızı asla terk etmeyeceğiz ve her zaman savaşmaya devam edeceğiz. Baskıya karşı mücadelede var olan bir problem, bizim sürekli bir adım otoriterlerin arkasında, onların çabalarına tepki göstermemiz ve genellikle güçsüzleştirici bir dinamik içinde bağlı olmamızdır. Devrimcilere, onların mücadeleleri ve fikirlerinin baskılarına karşı belirli darbeler geldiğinde, orada zulmü normalleştirmek ve istikrar duygusunu sağlamak için bir girişim de var. İşte tam da bizim saldırmamız gereken şey bu istikrardır. Tam da bu şekilde meydan okumak normalliktir. Bir normallikte herkes ve her şey çalıştığında, gürültü veya sessizliği, her şey doğru sırayla ve hiçbir şey ve hiç kimse, ya da yaşamın monotonluğunu kırılabilir.

Bu tam da zorluğun bu anlarında, otoritere mücadeledeki bireyler rehin aldığında ve sistemin istikrarını korumak için onların projelerini kırdığında, biz onları korumak ve dolayısıyla devrimci anlayışın anlamına bir ifade kazandırmak için çalıştığımızda oldukça istikrarlı saldırı olabilir.

Trafik ışıkları ya da önemli ulaşım yolları, bomba tehditleri, yangın alarmı veya büyük şirketler veya kamu kurumlarına ait binaların kilitlerini yapıştırmak olsun, Önemli tren rayları veya elektrik hatları...  Akışkan üretim ve tüketimin çalıştığı, sömürü ve baskının, insan gücü ve paranın, eşyaların akışına... Saldırı mümkün! Ve sistem savunmasız!

Bu toplum eşya ve bilginin akışına bağlıdır. Dolayısıyla anarşistler olarak bizim için içinde yaşadığımız durumu anlamak önemli olduğu gibi, düzene etkili bir şekilde saldırmak ve isyana yer açmak için toplum ve onun otoritesinin yapılarını anlamamız gerekir.

Otorite ve baskının enstrümanları geniş bir uluslararası ağ içinde koordine edilmektedir.

Bu çürümüş sistemin istikrarını ve günlük hayatın sıkıcı monotonluğunu adım adım yok edip her yerde vuralım ve saldıralım.

Alıntı: Insurrection News, Kaynak: Linksunten

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder